- 30 Haziran 2025
Uzman Psikolog Nida GÖMÜÇ
Bazen sebepsiz yere kalbin çarpar. İçin daralır, nefesin yetmezmiş gibi olur. “Bir şey olacak” hissi gelip yerleşir içine, ama ne olacağını sen de bilmezsin. Sanki görünmez bir ağırlık omzuna oturmuş gibi… Kimseye anlatamazsın, çünkü çoğu zaman sen de tam olarak ne yaşadığını tanımlayamazsın.
İşte buna kaygı diyoruz. Hepimizin zaman zaman tanıştığı, ama bazı hayatlarda ev sahibi gibi davranan o sessiz misafir.
Kaygı Herkeste Olur, Ama Bazen Fazlası Zarar
Kaygı aslında doğaldır. Sınav öncesi, önemli bir görüşmeden önce, sevdiklerimizle ilgili bir belirsizlik yaşadığımızda hepimiz biraz huzursuz hissederiz. Bu his, bizi harekete geçmeye, dikkatli olmaya yönlendirir.
Ama bazı zamanlar vardır ki bu his gitmek bilmez. Gece yatağa girince bile seninle gelir, sabah gözünü açtığında ilk onun sesiyle uyanırsın. Sürekli bir şeyleri kontrol etme ihtiyacı, en kötü senaryoları kafanda canlandırma, “Ya böyle olursa?” cümlelerinin ardı arkası kesilmez.
Belirtiler Sessizce Hayatına Sızar
Kaygı kendini herkeste farklı gösterir ama bazı ortak belirtiler vardır. Örneğin:
- Zihinsel yorgunluk: Sürekli düşünmekten kafanı toparlayamaz hale gelirsin.
- Uykusuzluk: Gece geç saate kadar dönüp durursun, sabah da yorgun kalkarsın.
- Bedensel belirtiler: Kalp çarpıntısı, mide sıkıntıları, kas gerginliği, terleme gibi şikâyetlerin olur.
- Odaklanma zorluğu: Kitap okusan da, film izlesen de aklın hep başka yerdedir.
- Karamsarlık: En küçük olumsuzluk büyür, seni ele geçirir gibi olur.
- Kaçınma eğilimi: Kalabalıklar, sorumluluklar, konuşmalar — hepsi seni yorar ve uzak durmak istersin.
“Ben Mi Abartıyorum?” Diye Sorma
Çoğu zaman insanlar yaşadıkları duyguların ne kadar yoğun olduğunu fark etmeyebilir. “Herkes böyle hissediyor zaten” ya da “Ben mi hassasım acaba?” diye düşünür. Ama senin hissettiğin, senin deneyimin ve bu duygu gerçek. Ne abartılı, ne de anlamsız.
Kendini kötü hissetmen için “gerçek” bir sebep aramana gerek yok. Hissettiğin şey varsa, onunla ilgilenmek gerekir.
Ne Yapabilirim?
İlk adım fark etmek. Bu duygunun adını koymak bile bazen çok şeyi değiştirir. Kaygı geldiğinde ona düşmanlık etmeden, “Hoş geldin, ama şimdi seni dinleyecek zamanım yok” diyebilmek bile büyük bir adımdır.
Şunları deneyebilirsin:
- Nefesine dön: Kaygı anlarında derin ve yavaş nefesler almak, bedenine “tehlike yok” mesajı verir.
- Zihnini gözlemle: Aklından geçen düşünceleri yakala. Gerçek mi, yoksa sadece bir senaryo mu?
- Rutinler oluştur: Günlük hayatında düzenli uyku, dengeli beslenme ve küçük molalar bedenini rahatlatır.
- Kendine şefkatli yaklaş: Bu duyguları yaşamak seni zayıf yapmaz. Tam tersine, insan yapar.
- Paylaş: Hislerini güvendiğin biriyle konuşmak hafifletici olabilir. Anlatmak, hem duygunu hem seni hafifletir.
Kaygı, hayatın içinden bir duygudur. Ama bazı dönemlerde kontrolü ele geçirip seni yönetmeye başlarsa, bu onun haddini aştığı anlamına gelir. Bu noktada yalnız kalmak zorunda değilsin. Paylaşmak, destek almak, duygularının yükünü hafifletir.
Unutma: Kaygıyı yok etmek değil, onunla birlikte yaşamayı öğrenmek mümkün. Ve bazen bir adım, birçok şeyi değiştirebilir.